15 Mart 2018 Perşembe

BARIŞ ERDOĞAN'IN "TEŞBİH TANELERİNİ" TANE TANE ÇEKERKEN...

Eskiden, Cumhuriyet gazetesinin gerçekten bir gazete olduğu dönemlerde, genellikle gazetenin ikinci sayfasında "Olaylar ve Görüşler" başlığı ile birtakım düşünsel ve eleştirel yazılar yayınlanırdı. Her yazı alanında uzman bir yazar tarafından kaleme alınırdı ve o yazıyı okuduğunuzda, sözgelimi, gündemdeki herhangi bir politik veya kültürel meseleye bakışınız eskisine nazaran daha da derinleşirdi. Bu yazıların birçoğu deneme üslubuyla kaleme alınır, böylece makalenin o sıkıcı ve ağır bilimsel üslubu okuru bunaltmazdı. Şimdi öyle değil maalesef. 

Aynı dönemlerde yine Cumhuriyet gazetesinde edebiyatçılar köşe de yazardı. Gazetede ve kitap ekinde Oktay Akbal, Melih Cevdet Anday, Sabahattin Eyüboğlu, Salah Birsel, Vedat Günyol, Tahsin Yücel, Emin Özdemir, Adnan Binyazar gibi nitelikli edebiyatçılarımız deneme türünün en muhteşem örneklerini bir gazete köşesine sığdırarak bize ulaştırırlardı. Dehşetengiz bir sefalet içinde geçen öğrencilik hayatımda bile, sırf o denemeleri okumanın tarif olunamaz hazzına erebilmek için simit paramı o zamanın en pahalı gazetelerinden biri olan Cumhuriyet gazetesini satan bayiye yatırmakta bir an bile tereddüt etmezdim. Şimdi yine öyle değil maalesef.

Zaman içinde nitelikli edebiyat da nitelikli edebiyatçılar da gazete köşelerinden silindiler. Aslını söylemek gerekirse bu silinme eylemi doğal süreçlerle de olmadı. Bir ülkeyi topyekûn bir cehalete teslim etmeyi amaç edinmiş neoliberal kültürel piyasanın habis inşacıları tarafından cebren ve hile ile siliniverdiler. Şimdi gazetelerde edebiyat üzerine deneme yazıları yayınlanan yazar-şair sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Olanlar da çoğu zaman siyaset yazıları ile haftalık köşelerini, güncel siyasetin çıkmaz sokaklarında halkı biraz daha alıklaştırmanın bir aracı haline getirerek heba etmek zorunda kalıyorlar.

Çok karamsar bir tablo mu çizdim size? Sanmıyorum. Buraya kadar anlattıklarım, bence, gerçekçi bir durum tespiti ya da nesnel koşulların yarattığı acımasız gerçekliğin natüralist bir betimlemesi olarak tanımlanabilir. Umutsuzluğa mahal vermeden biraz da aydınlatıcı bir umudu yeşertelim öyleyse. Şimdi size okumaktan zevk aldığım bir kitaptan söz edeceğim. Hatta keşke çıkar çıkmaz edinip okusaydım dediğim bir kitaptan... Öğrencilik yıllarımda, gazetelerde denemelerini okuduğum o usta edebiyatçıların denemelerinin bana verdiği entellektüel lezzeti yeniden dimağımda yaratan bir kitaptan... Bu yüzden, maalesef, pek de tarafsız olmayacağım bu yazıda. Size Barış Erdoğan'ın Teşbih Taneleri adlı denemeler kitabından söz edeceğim, eski bir tanışla yıllar sonra aynı mahalle kahvesinde karşılaşmış bir yaren gibi.

Öncelikle şunu söyleyeyim ki Teşbih Taneleri'ndeki denemeler bir gazete köşesine sığmayacak kadar uzun, günlük yazıya harcanmayacak oranda bir edebiyatçı emeği, her okumada farklı bir lezzet bırakacak düzeyde oylumludur. Temposu çok yüksek denemeler var kitapta. Bir an olsun kendinizi bir önceki paragraftaki atıfa veya yoruma bırakırsanız geri dönüp denemeyi yeni baştan okumak zorunda kalabilirsiniz. Huysuz bir at gibi aylak okuru hemen sırtından atıyor bu denemeler. Ritmiyle okurun zihnini dinç ve diri tutuyor. 

Hüseyin Kalyan, Teşbih Taneleri hakkında şöyle diyor: "Burada öyle zarif bir üslup, öyle engin bir şefkat ve öyle kuvvetli bir sadâkat var ki edebiyâta karşı; yüksek, ziyâdesiyle yüksek bir dikkatle okumazsanız bu kitabı, uhdesindeki bir çok şedit ve uyandırıcı taşlamayı gözden kaçırabilirsiniz." Kesinlikle katılıyorum bu cümlelere. Teşbih Taneleri'nde dikkatli okuyucuların gözünden asla kaçmayacak zekâ ürünü iğnelemeler var. Her aklı başında şairin okuduktan sonra kendine çeki düzen vereceği şiir içi eleştirel tespitler var. Eleştirilmeyi seven şairleri muazzam bir entellektüel zevk bekliyor. Aynı zamanda bir işaret fişeği olmuş bu kitap. Teşbih Taneleri, "Ey şuara! Bu güne kadar şiiri sevdirmek için ne yaptın?" sorusuna karşılık olarak yazılmış bir kitap gibi geldi bana. Barış Erdoğan, bu kitapla şiir sevgisini arttırmak için elinden geleni yapıyor ve bu soruyu da fiili olarak yanıtlamış bulunuyor.

Barış Erdoğan, Teşbih Taneleri'nde daldan dala da atlıyor. Her atlayışta farklı bir dalın meyvesini füzyon mutfağının orijinal teknikleriyle tabaklayıp önünüze koyuyor. Lezzetini birden önünüze sunmuyor ama edebi lezzetini sunmak için sizden birazcık da olsa gurmelik bekliyor bu kitap. Çağın hızlı okumalıklarıyla bilinci dumura uğratılmış avamî okura kolayca lezzetini tattırmıyor, çok nazlı mübârek! Bir anlık dalgınlıkları da affetmeyen bir yapıda yazılmış denemeler. Lafı uzatmadan, meramını en kısa ve en vurucu cümlelerle aktarmaya çalışmış Barış Erdoğan. Okurken asla sıkılmıyor, bir film sahneleri gibi gözünüzün önünden akıp giden paragrafları her paragrafta yeni bir bilgiyi belleğinize atıp ferahlayarak okuma heyecanınıza yeni parçalar ekliyorsunuz.

Bir yandan kitabı çabucak bitirmek için ara vermeksizin denemeleri okuyorsunuz, bir taraftan da bu güzel kitap ve denemeler çabucak bitmesin istiyorsunuz. Böyle yaman bir okuma çelişkisi içinde kıvranırken nasıl olsa bu güzel denemeleri bir kere daha yeni baştan okuyabileceğinizi düşünerek içinizi rahatlatıyorsunuz. Sahi içiniz rahatlıyor mu bunu düşününce? Benim rahatladı. Umarım ki sizin de rahatlayacaktır. Yaşama olan inancınızı arttıran bu denemeleri okumak sizi mutlaka rahatlatacak. Geleceğe yönelik umut algınızı çoğaltacak. Yoğun iş hayatının sıkıntısının silinip gittiğini göreceksiniz okudukça. 45 dakikalık bunaltıcı bir metro yolculuğunda bu denemelerin dünyasına daldığınız zaman kendinizi bir sahil kasabasının dinginliğinde, "serin serviler altında" çayınızı yudumlarken bulacaksınız. 

Bu kitabı özellikle lise öğrencilerine tavsiye ediyorum. Hani okurken "Yahu bu paragrafların bir sonu yok mu?" dediğiniz o uzun paragraf sorularını daha rahat bir biçimde çözmek istiyorsanız bol bol deneme okumanızı tavsiye ederim. Denemenin de kalitelisini okumak lâzım tabii ki. İnsanı düşünceden düşünceye taşıyan denemeler, ufku genişleten denemeler okumak sizi uzun paragraf sorularına karşı hazırlıklı kılacak ve böylece girdiğiniz kitle sınavlarındaki paragraf sorularında daha başarılı olabileceksiniz. Sıkı bir deneme okuru olmayı başarabilirseniz, sınavlarda karşınıza çıkan o bitmez tükenmez uzunluklardaki paragraf soruları sizin için artık o kadar da uzun olmayacak. Barış Erdoğan'ın Teşbih Taneleri adlı deneme kitabı, bence, sizin için bulunmaz bir başlangıç kitabı olacaktır. 

Barış Erdoğan, kitabında deneme türünün kurucu babaları olan Montaigne ve Bacon'a sık sık atıfta bulunuyor. Aynı biçimde ekresiyetle deneme türünün ülkemizdeki kurucu babalarına da selâm gönderiyor. Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, Nermi Uygur ve Salah Birsel'in sık sık adı geçiyor denemelerde. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz ki Barış Erdoğan Teşbih Taneleri'ndeki denemelerde "Deneme türünü tanımak için kimleri okumalıyız?" sorusuna da naif bir yanıt veriyor. Deneme türünü tanımak isteyen yahut bu türe ilgi duyan okurlar için hatırı sayılır bir okuma listesi de sunuyor denemelerin içinde. Denemelerin içinde saklı bulunan bu okuma listesini deneme türünü tanımak isteyen ya da deneme türünü okumaktan zevk alan okurlar için ana hatları çizen bir yol haritası olarak tanımlayabiliriz. 

Deneme, Aydınlanma'nın yarattığı bir düz yazı türüdür. Deneme türünün gelişmesi Aydınlanma felsefesinin toplumsal siyasal ve kültürel hayatta mevziler kazanmasıyla olmuştur. Gerilemesi de Aydınlanma felsefesinin gerilemesiyle doğru orantılıdır. Aydınlanma felsefesinin her geçen gün yeni bir mevzisini kaybettiği günümüzde deneme türüne sarılmak, başka bir açıdan bakacak olursak, Aydınlanmaya ve insancıl bir yaşama sarılmakla eşdeğer olacaktır. Bu bağlamda düşünecek olursak daha fazla aydınlanmak için daha fazla deneme okumalıyız. Deneme türünün sunduğu düşünsel özgürlüğü kullanan yazarların fikirleriyle deryalara dalıp derinliklerden yeni ve özgün fikirler çıkarmalıyız. Aksi takdirde aydınlık bir hayata kast eden bu kör karanlık kazanacak ve dünyamızı yaşanmaz bir hale getirecek. Terra Tenebris'de (Karanlık Gezegen) yaşamak istemiyorsak daha fazla ve kaliteli deneme üretmeli, üretilen bu denemelerin geniş okur kitleleri tarafından okunup anlaşılmasını sağlamalıyız. Şimdilik elimizden ancak bu geliyor.